19 Mayıs 2011 Perşembe

Ev yemeği gibisi yok

Kesinlikle ev yemeği gibisi yok. Bir kere içindekilerin ne olduğu üzerinde %100'e yakın kontrolünüz var. "Fight club" filmindeki hareketlerin yapılması riskini minimize edebiliyorsunuz. Ayrıca kesinlikle çok çok çok daha ucuz oluyor. Gereksiz para harcamaya son.

Bu sefer evde "Tuğba usulü Et yemeği" yapmak için toplandık. Maksat karnımızı keyifle doldururken, et, sebze vs. ne varsa bünyemize keyifle alabilmek.

4 kişi için hazırladığımız yemekte malzemelerimizin üzerinden geçmemiz gerekir ise:

3 adet Patates,
2 adet Kırmızı soğan,
3 adet Çarliston biber,
1 kilo Dana nua,
Biber salçası,
Domates salçası,
Karabiber

Yapım aşamasına başlıyoruz:

Artık baba da olduğumuza göre, bekar günlerimizdeki makarna, kızartma et, tavuk gibi standart yemekleri yemekten saymamamız gerekmekte gibi geldi. Ve yine girdik mutfağa...

Öncelikle Soğanlarımızı halka halka kesiyoruz:



Çok kalın değil, incecik de değil. Bu tanım her insan için yeterli olacaktır. Kafanıza göre bu tarife uyunuz :)

Bundan sonra sıra patateslerde. Aslında patateslerin küp küp kesilmesi önerildi, ancak artık kafam nerede ise ben onları da yuvarlak yuvarlak kestim.




Ancak sonra artık küp şekline dönemeyeceğimiz için patateslerin hepsini yarım daire haline getirdim. Sizde eğer patatesi küp yapmayı unutursanız, merak etmeyin. Sorun olmuyor.



Bundan sonra çarliston biberleri de uzun şeritler halinde kesmeye başlıyoruz. Ben şahsen 3 adet çarliston koydum. Bu rakam da her zamanki gibi, size kalmış.



Artık yemeğimizin ana malzemesi olan dana etine geçebiliriz. Ben şahsen dana nua kestirip, onu da bir posta kendim kesmeyi tercih ettim. Hem yeterince kalın, hem yeterince keyif verici bir et dana nua.



Evet artık hayatın en güzel yanlarından biri olan "hata yapma" kısmında geldik. Bir iki cümle sonra hatamı anlatacağım, ancak şimdilik bakın bakalım hata nerede?

Neyse şimdi tüm malzemelerimizi şöyle güzel bir "aile fotoğrafı" tadında çekip bir kez daha analım dedim:



Şimdi önce çelik tenceremiz içine zeytinyağımız ve soğanlarımızı atıp, pembeleşene kadar karıştırıyoruz.



Pembeleşen soğanlarımızın arasına çarliston biberlerimizi ve patateslerimizi atıyor ve karıştırmaya başlıyoruz. Nazik nazik karıştırararak soğanları ve patatesleri hacamat etmemenizi öneririm.

Veee artık eti atıyor, nazik nazik karıştırmaya devam ediyoruz ve malzemelerin suyunu azıcık bırakmasına izin veriyoruz.



Bu noktada hatamız aklımıza dank ediyor. Salçaları en başta koyacaktık. Ama ne yapalım, şimdi hata yaptık diye atacak mıyız bu kadar malzemeyi. En iyisi "hatanın neresinden dönersek dönelim, önümüze bakalım" yaklaşımı.

Hemen 2 yemek kaşığı domates, 1 yemek kaşığı biber salçamızı da katarak karıştırmaya devam ediyoruz.



Evet nazik nazik karıştırmaya devam ederken suyu koymaya başlıyoruz. Suyun miktarı konusunu her zamanki gibi "kafanıza göre" olarak bırakıyorum. Ben "üzerini kapayacak kadar" ölçüsüne sadık kalmaya çalışıyorum genelde.



Bundan sonra yemeğimize karabiber kattıktan sonra kısık ateşte kaynamaya bırakıyoruz.



Ateşte bırakma zamanı için yine "kafanıza göre" ölçüsü yerine zaman vermek istedim ve saate baktım. Ancak başlangıç saatini kaydetmiş olsam da, kapama zamanını kaydetmediğim için, yine "kafanıza göre" diyeceğim. Burada ölçüde dikkat edilmesi gereken, patateslerin erimediği, etlerin piştiği bir zamanı kollayabilmekte. Buna dikkat edelim.



Yanına da bir güzel pilav yaptımıydı. Karnımızı keyifle doldurabiliriz. Pilav için Jasmine pirincini tavsiye ediyorum.

Herkeslere afiyet bal şeker olsun.